http://picasaweb.google.com.tr/AHselimAH/KuzeyIrak#
· Kuzey Irak korku ülkesi mi? Nasıl gittik, yollarda nelerle karşılaştık?
· Kuzey Irak mı diyeceğiz, Kürdistan mı?
· Kuzey Irak’ın imarını hangi ülkeler üstlenmiş? Türkler bu kalkınma projesinden ne kadar faydalanıyor?
· Malatya heyetinde yer alan işadamları hangi alanda yatırım yapmaya sıcak bakıyor?
· Kürtçe türkü söylediği için 50 yıl ülkesine dönemeyen Cizreli sanatçı kim?
· BTP, Habur sınır kapısında hangi hizmeti engelliyor?
· Son 2 yılda, ihracat rakamları 200 milyon dolardan, 5 milyar dolara nasıl çıktı?
· Kuzey Irak’ta yetkililer bizi nasıl karşıladı?
· Kuzey Irak caddelerinde Türk heyetini şoke eden araç görüntüleri neydi?
· Kuzey Irak, Ortadoğu’nun yeni Dubai’si olabilir mi?
· Malatya’ya davet edilen Kürdistan TV muhabiri ne dedi?
· Duhok caddelerinde gençlerin imza almak için yarış etiği Malatyalı sinema sanatçısı kim?
· Kürdistan TV’lerinde kapalı gişe oynayan filmler hangileri?
Malatya Ticaret ve Sanayi Odası’nın düzenlediği Kuzey Irak gezisinin haberini 1500 kişilik mail gurubuma gönderdim ve dedim ki “Kandil dağına çıkıyoruz.”
· Kuzey Irak korku ülkesi mi?
Bu mektuba çok ilginç ve Türkiye’nin aslında bu bölgeye nasıl baktığını ve nasıl şartlanmışlık içinde bulunduğunu gösteren somut bir belge niteliğinde cevaplar geldi.
“Gotu Kola” isimli stresi alan ve depresyonu önleyen bitkisel ilaç tavsiye edenleri mi dersiniz, “Yahu orada ne işin var. Galata köprüsünde olta atmak varken…” diye tavsiyede bulunanları mı dersiniz, “Orada nerede kalacaksın, PKK kamplarında mı?” diye dalga geçenleri mi dersiniz, “Aman kendine dikkat et, elimizde başka Kündübekli kalmadı” deyip benim adıma kaygılananları mı dersiniz, “Bize oradan bir kamyon Peşmerge getir” diye geziyi ti’ye alanları mı dersiniz, “Vasiyetini yaptın mı?” diye soranları mı dersiniz… Bu türde sayısız mail aldım. (Bu arada Kuzey Irak’a vardıktan sonra “Kandil dağında çatışma mı çıktı, yoksa Peşmergeler sizi esir mi aldı?” diye SMS atanlar da oldu) Benim için kaygılanan dostlara teşekkür ederim tabii…
Ama kaygılanmalarına gerek yok, şu anda gezimizin ilk gününde sağ salim Duhok’a ulaşmış ve son derece lüks bir otelde notlarımı yazmaya başlamış bulunuyorum. Kuzey Irak yolunun, Ankara-İstanbul yolundan daha güvenli olduğunu söylersem eğer, biliyorum ki bana bu mailleri gönderen dostların ağızları bir karış açık kalacak.
· Kuzey Irak mı Kürdistan mı?
Fakat bunlar arasında dikkate almamız gereken bir mail vardı ki, Türkiye’nin önemli çıkmazlarından ve ana sorularından birini teşkil ediyordu.
Diyordu ki İstanbul’dan yazan Özlem Dalkıran, “Alişan, sakın oraya gidince Kuzey Irak demeyesin. Çünkü orası Kuzey Irak değil, basbayağı Kürdistan’dır. Ya da Kuzey Irak Federe Devletidir. Kuzey Irak derseniz orada zor anlar yaşarsınız. Ayrı bir eyalet, ayrı bir bayrak ve ayrı bir anayasaları var, onların… Bütün dünyanın kabul ettiği bu gerçeği, Türkiye’dekilerin ödü koptuğu için dile getiremiyorlar.”
Şimdi ne yapacaksınız?
Hadi buyurun buradan yakın!
Bizim de otobüsümüzün önünde kocaman bir yazı:
“Malatya Ticaret ve Sanayi Odası Kuzey Irak İşadamları Gezisi”
Habur sınır kapısına kadar geldik. Hatta Cizre civarlarında bile bu pankartı kınayanlar oldu.
· Sorun çözüldü (mü?)
Habur sınır kapısından sonra kıyamet kopabilirdi. Türk işadamları heyetinin zor bir karar vermesi gerekiyordu. Ya bu pankartı tamamen kaldıracaklardı, ya “Kürdistan gezisi” diye yazacaklardı, ya da ne etliye ne de sütlüye karışmamak adına sadece “İşadamları gezisi” yazacaklardı. Krize çözüm bulundu:
“Malatyalı işadamları gezisi”
Böylece ne şiş yandı ne kebap
· Korktuğumuz gibi değilmiş!
Şunu hemen belirtmeliyim ki, bu seyahat tamamen iş, ticaret ve yatırım araştırmaları gezisiydi. Siyasi boyutu hiç yoktu. Dolayısıyla burada önemli olan Malatya ile Kuzey Irak arasında karşılıklı işbirliğini geliştirmek, dünyaya açılan ve dev yatırımlara kapı aralayan, yeni bir kalkınma hamlesi içine giren Irak’ta Türk ve tabii ki Malatyalı işadamları ne kadar yatırım yapabilir, bu pastadan payına düşen dilimi nasıl büyütebilirdi. Asıl amaç buydu.
Türk heyetinin üzerinde en küçük bir korku, endişe ve güvenlik kaygısı yoktu. Ne Türkiye yollarında ne de Kuzey Irak yollarında… Son derece neşeli, esprili ve huzur içinde geçti yolculuğumuz. Kafilede yenidünyalara yelken açma heyecanı vardı.
Aslında bu gezi psikolojik açıdan kritik bir eşiğin aşılması anlamına geliyordu. Terör, vahşet, katliam, korku ve kaosu temsil eden bir bölgeye yaklaşık 40 kişilik bir heyetle iş imkânları araştırmak ve yeni pazarlar bulmak üzere hem de karayoluyla Irak’a gidileceğimizi kim tahmin edebilirdi.
Daha düne kadar Elazığ’ı geçmek ülke insanımız adına korku ve endişe kaynağı oluşturuyordu. Malatyalı işadamlarından oluşan bir otobüs dolusu yolcunun güle oynaya Kuzey Irak’a iş görüşmeleri yapmaya gitmesi aslında Türkiye’nin nereden nereye geldiğini göstermesi açısından önemli bir göstergeydi.
· Irak bize yakınmış!
Bütün komşularıyla kavgalı, “4 tarafımız düşmanla çevrili” masalının geçerli olduğu bir Türkiye’den, şimdi “4 tarafı pazar ve işbirliğiyle çevrili” bir ülke haline geldik. İşadamlarımız dünün düşman komşuları bugünün dost ülkelerine birbiri ardına turistik, ticari ve ekonomik geziler düzenliyor. Çözülmez denilen sorunların çözüldüğünü görüyoruz.
Türkiye komşu gerçeğiyle yeni yeni tanışmaya, komşularla işbirliği yapmanın avantajını yeni yeni yakalamaya, en yakınındaki ülkelerin pazarlarını keşfetme heyecanını daha yeni yeni duymaya başladı. Türkiye’nin bu dış politika açılımından, yeni ufukların keşfedilmesinden tabii ki Malatya da payın düşen pastayı alacaktı. Türkiye’nin komşularıyla adam akıllı bir işbirliğine girmesinde ne kadar geç kaldığını maalesef Kuzey Irak gezisinde açık açık görme imkânına sahip olduk. Ta Çin’den gelip burada yatırım yapan firmaları görünce, bizim yanı başımızda duran bu büyük imkânları nasıl da göremediğimizi hayıflanarak müşahede ettik. Ne kadar da geç kalmıştık. Atı alan Üsküdar’ı geçmiş, büyük yatırımları sahiplenmiş, bize ise taşeronluk kalmıştı. Türkiye’ye bu zamanı kaybettirenler, soruyorum vatan haini değiller mi? Asıl terörist onlar değil mi?
Türkiye’ye yıllarca temelsiz korkularla zaman kaybettirdiler. Hala da Türkiye’nin önünün açılmasını istemeyen bir takım çevreler, az olsun bizim olsun, diyerek ülkemizin önünü tıkamaya, ülke insanımızın yeni pazarlar bulmasına engel olmaya çalışmaktadırlar.
Malatya Ticaret ve Sanayi Odasının düzenlediği Kuzey Irak işadamları gezisi Türkiye’deki değişimi anlatan önemli bir girişim niteliğindedir. Belki bu geziden bir anda istenilen sonuç elde edilemeyebilir. Ama bir başlangıç olması, bir kapının açılması yönünde çok önemli bir adım niteliği taşımaktadır.
Bu yüzden, bu geziyi düzenleyen Başkan Erkoç’u, ekibini ve bu geziye katılan bütün işadamlarını yürekten tebrik etmek gerekiyor. Bu gezi, Malatya’mızın ticari ve ekonomik hayatında tarihi bir önem arz etmektedir.
· Gezi başlıyor
Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Hasan Hüseyin Erkoç, Genel Sekterer Said Kabadayı, Organize Sanayi 1. Bölge Müdürü Remzi Yaşar, KOSGEB Müdürü Murat Seki ve 31 işadamı, tüccar ve sanayi olmak üzere toplamda 37 kişilik bir ekiple 3 Nisan Cumartesi günü sabah erken saatte bir otobüsle Malatya’dan hareket ettik.
Malatya heyeti, Kuzey Irak gezisinde yardımcı olan ve mihmandarlık görevi yapan Cizre Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Adnan Elçi, Cizre Kaymakamı ve Emniyet Müdürünün hazır olduğu bir heyet tarafından karşılandı. Burada Malatya heyetine bir öğlen yemeği verildi.
Yemekten sonra Hz. Nuh’un kabristanı olduğu kabul edilen türbeye ziyaret edildi. Nuh Camisinde öğlen namazını kılan heyet, dünyanın en eski üniversitelerinden biri olduğu kabul edilen Ahmedi Cezire adlı üniversitesini gezdi.
· BTB’nin yaptığı ayıptır
Öğleden sonra Habur sınır kapısına doğru hareket eden Malatya heyetini, burada Şırnak Vali Muavini ve Emniyet Müdürü karşıladı. Resmi işlemlerin bitirilmesine müteakip Habur sınır kapısından Kuzey Irak’a geçiş yapıldı.
Habur sınır kapısında Vali muavini ile sohbet ederken, bir çok yakınmalarına şahit olduk. Sınır kapısında bulunan tır parkının yapılması gerekiyormuş. Bu Şırnak ve ülkemiz açısından büyük önem arz eden yatırımın yapılmasına maalesef çoğunluğu elinde bulunduran BTB İl Genel Meclisi üyeleri engel oluyormuş…
Vali muavini, Türkiye ile Irak arasındaki ticaret hacminin yıllık 5 milyar dolar seviyesine ulaştığını söyledi.
· Kuzey Irak’ta üst düzeyde karşılama
Habur’dan Kuzey Irak’a giriş yaptık. Kuzey Irak tarafında, Halil İbrahim kapısında bizi, Kuzey Irak Gümrük Müdür Yardımcısı karşıladı. Vip salonunda bekletilen Malatyalı işadamları heyetine çok büyük bir ilgi ve alaka gösterildi. Sıcak bir karşılamanın ardından, yolumuz üzerindeki ilk Kuzey Irak kenti olan Zaho’da kısa bir mola verdikten sonra konaklayacağımız kent olan Duhok kentine geçtik.
· 50 yıl memleketine dönemeyen Kürt sanatçı
Burada bizi Duhok Ticaret Odası Başkanı Ayad H. Halim karşıladı. Oda binasındaki restoranda yemek yiyen Malatya heyetine burada da çok büyük bir sevgi ve ilgi gösterildi. Yemek sırasında Kürtçe bir türkü çalıyordu. Bu türküyü söyleyen Cizreli bir Kürt sanatçı Muhammed Arif Cizravi (Ciziri), sırf Kürtçe şarkı söylediği için memleketi Cizre’ye 50 yıl girememiş ve orada vefat etmiş.
Malatya heyeti daha sonra Jiyan (Kürtçe hayat demek) isimli otele geçti.
Zaho ve Duhok aslında Türkiye’ye yabancı şehir değiller. Türklerin yoğunlukla yaşadığı ve iş yaptığı iki Kuzey Irak şehri… Zaho sınır bölgesinde küçük bir şehir ama Duhok öyle değil. Çok büyük bir şehir. Türk işadamları burada önemli yatırımlar yapmışlar. Binlerce Türk işçisi burada çalışıyor. Adım başı sokaklarda Türkçe isimli işyerlerine rastlamak mümkün.
Otel işleten ve bu otelde çalışan Türkler de var. Nitekim Duhok’ta gecelediğimiz otel de bir Diyarbakırlı bir işadamına ait.
Fakat burada Cizre Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Adnan Elçi Bey’e büyük bir parantez açmamız gerekiyor. Bölgeyi çok iyi biliyor, buradaki yetkililerle güzel bir ilişki kurmuş. Malatya heyetinin bölgede rahat bir şekilde dolaşmasını ve ilişki kurmasını sağladı. Bize öncülük etti. Bu manada kendisine çok teşekkür ediyoruz.
Kuzey Irak’ta ilk gecemizi geçirdik, bakalım yarın bizi neler bekliyor?
· Araçlar, araçlar, araçlar…
Zaho ve Duhok’ta ilk dikkatimizi çeken konulardan biri, gördüğümüz lüks araçlar oldu. Halk fakir ama bu lüks araçlar neyin nesi pek anlayamadık. Araçların yüzde 90’ı Toyota marka, yüzde 90’ı beyaz renkte, yüzde 90’nı 2009-2010 model, yüz de 50’si ticari taksi, ticari taksilerin yüzde 90’nı 2009 model ve üstü Toyota Corolla…
Petrol ucuz ancak hayat burada çok da ucuz değil. Gelip buraya alış veriş yapmaya heveslenmeyin.
· Kandil olmaz, Cudi olsun
Peki, herkesin merak ettiği soruya gelelim: Kandil dağına gittim ya da gördüm mü? Tabii ki gitmedim. Ne işim var orada… Ama Cudi dağı boyunca seyahat ettik. Kandil bitti, Cudi versek olmaz mı?
Adamların başlattığı kalkınma hamlesi… Beğenmediğiniz, burun kıvırdığınız, Peşmerge deyip küçümsediğiniz adamların memleketini gelin de görün, her tarafı şantiyeye çevirmişler.
· Ortadoğu’nun yeni Dubai’si geliyor
Kuzey Orak Kürt bölgesi işi bitirmiş. Adamlar önce güvenlik sorununu halletmiş… Irak’ta olan bitenler umurlarında değil. Kendi işlerine bakıyorlar. Irak terör belası ile uğraşırken, bu adamlar yatırım, kalkınma ve refah derdinde… Çok değil, 5-10 yıl sonra Ortadoğu’nun yeni Dubai’si olabilirler.
Türkiye, maalesef bugün 50 yıl öncesinin modası geçmiş ideolojik ve siyasi sorunlarıyla uğraşırken, adamların gözünü kalkınma, yatırım, gelişme bürümüş. Gelin diyorlar, kim olursanız olun gelin. Yeter ki dürüst çalışın. Burada dürüst çalışan her teşebbüs sahibi insana ekmek var
· Peki, biz neyle uğraşıyor?
Peki, biz neyle uğraşmışız? Kütçe türkü söylüyor diye, Cizreli gariban Muhammed’i 50 yıl memleketine koymamışız. Yazık. Çok yazık. Türkiye ne badireler atlatmış. Şimdi insan oturup buna gülmeli mi, ağlamalı mı?
Her türlü beceriksizliğimizi dış güçlere bağlamakta üzerimize yoktur. Marifetimiz yok, bahanemiz çok.
Atlarımız buraları yüzyıllardır egemenliği altında barış ve huzur içerisinde idare etmiş, yaşatmış, medeniyet getirmiş… Peki ya şimdi? O zamanlar dış güçler yok muydu? O zamanlar herkes Osmanlıya dost muydu? Yapmayın Allah aşkına!
· İnsan hakları ve inançlara saygı
Gelin görün adamların memleketini, hür türlü inanç, mezhep ve görüş temsilcileri istedikleri gibi yaşıyorlar, adamların memleketinde isteyen açık isteyen kapalı okuluna gidebiliyor. Kuzey Irak televizyonlarında Hıristiyanların görüntülerin ile Müslümanların görüntüleri ardı ardına veriliyor. Herkes istediği dili istediği yerde ve zamanda kullanabiliyor.
İnanç sahipleri, dinlerinin kendilerine emrettiği günde haftalık tatillerini yapabiliyorlar. Burada hatanın 3 günü Cuma, Cumartesi ve Pazar tatil var.
· Basbayağı bir devlet olmuşlar
Her tarafta, resmi kurumların önünde, dağlarda, tepelerde 2 bayrak asılı. Biri Irak bayrağı diğeri de tabii ki Kuzey Irak bayrağı… Bu bayraklara eşlik eden bir de kocaman kocaman resim var. Sanırım bu resmin kime ait olduğunu soracak adar saf değilsiniz. Tabii ki: Barzani
Burada herkes, çocuklar da dahil en az 3 dil biliyor. Kürtçe, Arapça ve İngilizce… Heyetimize her ne kadar Cizre Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Adnan Elçi Bey tercümanlık yapsa da, Kürtçe sayesinde heyetimizdeki birçok kişi Iraklı gardaşlarımızla rahat konuşabildiler. Allah Kürtce’nin eksiliğini vermesin! Maşallah heyetimizde de benden başka Kürtçe bilmeyen yoktu!
· Gezinin ikinci günü
Gezimizin ikinci gününde ilk resmi toplantı, Duhok Ticaret ve Sanayi Odasında gerçekleştirildi. Toplantıya Türk ve Kuzey Iraklı işadamları katıldı.
Duhok Ticaret Odası Başkanı Halim, toplantı öncesinde yaptığı konuşmada, Malatyalı heyetin Kuzey Irak’a gelmesinden çok memnun olduğunu söyledi. Türkiye ile önceden beri iyi ilişkiler içerisinde olduğunu söyleyen Halim, bu ilişkileri geliştirmek düşüncesinde olduğunu belirtti. Kuzey Irak bölgesinde güvenliğin tamamen sağlanmış olduğunu, bunun sayesinde ticareti geliştirdiklerini belirten Halim, şunları söyledi:
· Duhok Başkanı, bizi çağırıyor, Çin yerine Türkiye gelsin, diyor
“Geçmişte de Türkiye bizim için çok önemli bir ülke olmuştur. Ticari ve siyasi yönden her türlü ilişkiyi geliştirmek istiyoruz.
Türkiye’deki işadamları ve yatırımcılara kapımız açıktır. Her türlü yardımı yapmaya hazırız. Ticaret ve Sanayi Odası olarak ne gibi ihtiyacınız olursa yardıma hazırız.
Daha sonra söz alan TSO Başkanı Erkoç ise şunları söyledi:
“Gösterdiğiniz bu misafirperverlikten dolayı sizlere çok teşekkür ederim. Tarihi derinliklerden gelen müşterek bağlarımız var. Son dönemde Türkiye hükümetlerin komşularıyla iyi ilişkiler kurmasından dolayı ticari anlamda büyük gelişmeler sağladık. Bunun başında da siz Kuzey Irak gelmektedir. Devletimiz, bu bölgede 20 milyar dolarlık ihracatı hedeflemektedir. Bir kaç yıl öncesine kadar 1 milyar dolar olan ihracatımız birkaç yıl içinde 5 milyar dolara çıkmıştır.
Türkiye de sanayi alt yapısı ve yetişmiş insan gücü olarak bölgede önemli bir yere sahiptir. Umarız bu ilişkileri ve dostlukları daha ileri götürür ve ihracat rakamlarını artırırız. Tarih boyu hep birbirimizin dostu olduk bundan sonra da dostu olacağız.”
· Kürdistan TV’sini Malatya’ya davet ettim
Daha sonra toplantıya katılan işadamları karşılıklı işbirliği için görüşmeye geçtiler. Karşılıklı olarak hangi yatırımları yapabileceklerine ve nasıl bir işbirliği içine gireceklerine dair fikir alış verişinde bulundular.
Bu arada hemen şunu ifade edeyim. Ben de Kanal Malatya adına toplantıda bir konuşma yaptım. Ve Kuzey Irak medyasını “Kürdistan TV” sini Malatya’ya davet ettim. TV temsilcileri bu davete en kısa zamanda icabet edeceklerini bildirdiler. Malatya medyasının çok özel konukları olacaktır, tabii eğer gelirlerse Malatya’ya…
· Gani Şavata rüzgarı esiyor Kuzey Irak’ta…
Toplantıdan sonra Duhok’u gezmek üzere çarşıya çıktık. 37 kişilik Malatya grubu toplu halde Duhok’un sokaklarında gezerken, bu şehrin tek sinema salonunun önünden geçtik. Bir anda “Saddam”ın Askerleri” afişi gözümüze ilişti. Kameraman arkadaşım Bayram’a dedim ki, “Bayram bu bizim Gani Şavata’nın filmi değil mi?”
Sinema salonuna girdik. Bizim Gani’nin bütün film afişleri sıra sıra dizili… Sanki sinemayı kapamış bizim Gani… Bir tuhaf duygu belirdi içimizde… Bize dediler ki, film artisi Gani Şavata da burada… Sinema salonunun yanındaki bir kırtasiye dükkanında kalıyormuş… Gittik, kendisini orada bulduk. Kucaklaştık, hasbihal ettik.
· Şavata filmleri 24 saat Kürdistan TV’lerinde…
Kuzey Irak’ta adeta Gani Şavata rüzgârı esiyordu. Şöhreti bütün Kuzey Irak’ı sarmıştı. Sokaklarda ve sinema salonunda Kuzey Iraklı gençlerin büyük sevgisine mazhar olmuştu. Gani Şavata, Kuzey Irak’ın adeta Cüneyt Arkın’ı olmuş…
Kuzey Irak televizyonlarında 24 saat filmleri gösteriliyordu. Ve sinemalarda Gani’nin filminden başka hiçbir şey gösterilmiyordu. Tabii bir Malatyalı olarak bu bizlerde garip bir sevinç ve gurur yaratmıştı.
Duhok çarşı gezisinin ardından Duhok Ticaret ve Sanayi Odası tarafından verilen öğlen yemeğine katıldı. Artık Duhok’tan ayrılma vakti gelmişti. Gösterilen ilgi ve alakadan Malatya heyeti gerçekten mutlu olmuştu. 2 gün içinde çok güzel ve sıcak bir ilişki kurulmuş, iki taraf da memnun bir şekilde ayrılıyordu.
· Ver elini Erbil…
Kuzey Irak’ın başkenti Erbil’e hareket etmenin artık zamanı gelmişti. Yolumuz uzun ve saat 18.00 civarında Erbil’e varmamız gerekiyordu. 200 kilometrelik yolu yaklaşık 4 saatte aldık, çünkü yol tek şeritliydi ve dikkatli gitmemiz gerekiyordu.
· Otel’de kalan konsolos…
Erbil’e sağ salim ulaştık ve otelimize yerleştik.
Akşam saatlerinde Türkiye’nin Erbil konsolosu Aydın Sercan’ı ziyaret ettik. Henüz konsolosluk binası faaliyete geçmediği için konsolos bir otelde ikamet ediyor ve faaliyetlerini geçici olarak buradan sürdürüyordu.
Erbil Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Dara Jalil Al-Khayat akşam otelde Malatya heyeti onuruna bir akşam yemeği verdi. Akşam yemeğine Türkiye’nin Erbil Konsolosu Aydın Sercan, Cizre Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Adnan Elçi, Erbil’de faaliyet gösteren Türk iş adamları, Kuzey Iraklı işadamları katıldı.
· Yemekte Türkçe konuşan Erbilli Başkan…
Erbil Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Dara Jalil Al-Khayat, yemekteki hoş geldiniz konuşmasını çok tatlı ve sevecen bir Türkçe ile yaptı. Malatya heyetinin ziyaretinden çok memnun kaldıklarını belirten Khayat, Irak ile Türkiye ve bilhassa Malatya arasında karşılıklı işbirliğinin artacağından emin olduğunu söyledi.
Konsolos Aydın Sercan ise yaptığı konuşmada, son iki yıl içerisinde Kuzey Irak ile Türkiye arasındaki ticaret hacminin önemli ölçüde arttığı belirterek, Malatyalı işadamlarını burada ağırlamaktan son derece mutluluk duyduğunu belirtti.
Malatya Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Hasan Hüseyin Erkoç da yaptığı konuşmada, gösterilen yakın ilgi ve alakadan çok memnun kaldıklarını belirterek, Kuzey Irak’lı işadamlarını da en kısa zamanda Malatya’ya beklediklerini söyledi.
· Erbil-Malatya görüşmeleri
Erbil Ticaret ve Sanayi Odası’nın düzenlediği toplantıda Kuzey Irak ve Malatyalı işadamları bir araya geldi.
Erbil Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Dara Jalil Al-Khayat, toplantının açılış konuşmasında şunları söyledi:
“Hepiniz hoş geldiniz. Buraya geldiğiniz için hepinize teşekkür ediyorum. Gerçekten bu bizim için gurur kaynağıdır. Malatya büyük bir şehirdir. Kürdistan bölgesi emin bir bölgedir ve hiçbir sorun yoktur ve yenileşmeye açık bir ülkedir. Türkiyeli işadamlarının buraya gelmesini ve buradaki imkanları değerlendirmelerini istiyoruz. Buraya yatırım yapmak isteyenlere yardımcı olmak istiyoruz.
Geçen aylarda Türk hükümeti buraya yatırım için teşvikler veriyor. Özellikle Dışişleri Bakanı ve Ekonomi bakanının gelmesinden sonra burada yeni bir sayfa açıldı.
Şunu söyleme istiyorum, Türkiye’nin burada konsolosluk açması önemli bir gelişmedir ve manalıdır. Sizin gibi değerli işadamlarına teşekkür ediyorum ve inşallah burada umduğunuzu bulunursunuz.”
Malatya ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Hasan Hüseyin Erkoç, şunları söyledi:
“Bu bölgeye geldiğimizden beri çok büyük bir ilgi ve alakayla karşılaştık. Bölge insanlarımızla tarihi derinliklerden gelen müşterek yönlerimiz var. Biz burada yatırım yapma istiyoruz. Yatırım imkânlarının burada olduğunu gördük ve sevindik. Bilhassa hükümetimizin komşularıyla iyi ilişkiler kurması bu azmimizi artırdı. Vizelerin kalkması önemli bir gelişmedir. Dünyadaki gelişmeler komşularımızla ilişkilerimizin daha ileri götürülmesini mecbur kılmaktadır.
Yerinde yaptığımız görüşmelerde gördük ki, 2012 yılında 20 milyar dolarlık bir ticaret hacmine kavuşacağımıza inanıyorum.
Konuşmalardan sonra hem Malatyalı hem de Kuzey Iraklı işadamları birbirlerini tanıttılar ve hangi alanda yatırım yapmak istediklerini belirttiler.
· Ve Kürdistan Meclisindeyim…
Gün içinde Kuzey Irak Bölgesi’nin (Kürdistan) Meclis binasına gitmenin yolunu arıyordum. Cizre Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Adnan Elçi’nin referansları ile nihayet amacımıza ulaştık. Bir taksiye binip Erbil’in merkezinde yükselen “Kürdistan Meclisi-Irak” yazılı devasa binaya giriş yaptık. Güvenlik duvarlarını bir bir aşıp nihayet Meclis binasına girdik. Buradaki son güvenlik taramasına takıldık. Bizi fotoğraf makinesi ve kameralar olmadan ancak içeri alabileceklerini belirttiler.
Üzerimizdeki bütün elektronik eşyaların hepsini danışmada bırakarak yukarı çıktık. Bizi bekleyen üst düzey bir yetkilinin (ismi bizde saklı) odasında karşılandık. Bir yandan ikram edilen Mırra çayımızı yudumlarken bir yandan da sohbet ediyorduk. PKK‘yı asla desteklemediklerini ve silahlı hiçbir güce olumlu bakmadıklarını belirten yetkili, “Eğer bir amaçları varsa, gitsinler siyasi yönden mücadele etsinler. Biz silaha ve teröre karşıyız” dedi.
· “Türkiye ile iyi ilişkiler kuruyoruz”
Kuzey Iraklı yetkili, Türkiye ile kader birliği yaptıklarını, tarihi bağlarla birbirlerine bağlı olduklarını, kültürel ve inanç birliği içinde olduklarını anlatarak, “Biz kardeşiz. Bizim aramızda hiçbir sorun yok. Türkiye hükümeti bakanlarını bize gönderiyor. Konsolos tayin etti. Artık karşılıklı işbirliği içinde birlikte elele verip kalkınmanın yollarını aramalıyız. Biz kapımızı sizlere açtık. İşadamlarınız gelsinler bizde yatırım yapsınlar.” dedi.
Kendisini Türkiye’ye davet ettim. Davetimi memnuniyetle kabul etti. Çok faydalı ve verimli bir görüşme oldu. Çok müspet duygularla Meclis binasından ayrıldık. Güvenlik mensuplarından çalışan memurlarına kadar karşılaştığımız çoğu kimseyle sıcak ilişkiler kurduk. Türkiye’den geldiğimizi söyleyince, herkesin yüzü gülüyor, gözleri parlıyordu. Kısacası önyargıların değişmesi için mutlaka yerinde ziyaretler, yüz yüze görüşme, sıkı ilişkilerin kurulması gerekiyor.
· Erbil camisi ve çarşı pazarı
Toplantıdan sonra Erbil Ticaret ve Sanayi Odasında Malatya heyetinin onuruna bir öğlen yemeği verildi. Yemekten sonra heyet, Erbil Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Daha El-Khayat’ın babası tarafından yaptırılan camii gezildi. Erbil şehrini gezen ve çarşı pazarından alış veren yapan Malatya heyeti akşam saat 18.00 sularında Türkiye’ye dönüş yapmak üzere Habur sınır kapısına doğru hareket etti.
6 Ekim 2010 Çarşamba
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)